ALMANYA'DA NELER OLUYOR?
Sinan Selen: Almanya’nın Güvenlik Zirvesinde Yeni Bir Dönem
Almanya, güvenlik ve demokrasi açısından çalkantılı bir döneme girerken, ülkenin iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Dairesi’nin (BfV) başına ilk kez göçmen kökenli bir isim geçiyor. 53 yaşındaki Sinan Selen, Türkiye kökenli bir hukukçu, deneyimli bir güvenlik bürokratı ve artık Almanya’nın demokrasisini içeriden korumakla görevli en üst düzey yetkili.
Atama sembolik bir değişimden çok daha fazlasını ifade ediyor. Çünkü Sinan Selen’in hikayesi, Almanya’nın yarım yüzyılı aşkın süredir süren göçmenlik tecrübesinin, özellikle de Türk toplumunun geçirdiği dönüşümün aynası niteliğinde.
İstanbul’dan Köln’e Uzanan Yol
1972 yılında İstanbul’da doğan Selen, henüz dört yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya’ya göç etti. Çocukluğu Köln’de geçti, orada eğitim gördü, hukuk okudu ve kamu hizmetinde hızla yükseldi. Onun kuşağı, “misafir işçi çocukları” olarak adlandırılan ikinci neslin bir parçasıydı. Almanya’da kalıcı hale gelen bu nesil, çoğu zaman iki kimlik arasında sıkışarak büyüdü.
Bugün o kuşağın içinden çıkan bir isim, Almanya’nın iç istihbaratını yönetiyor. Bu durum, yalnızca Selen’in kişisel başarısını değil, aynı zamanda Alman toplumunun da geçirdiği değişimi anlatıyor. Artık göçmen kökenli biri, ülkenin demokratik düzenini korumakla görevli en stratejik kurumun başında.
Zorlu Bir Dönemde Liderlik
Selen’in görevi kolay değil. Almanya, aynı anda birçok cephede tehditlerle karşı karşıya: Aşırı sağcı şiddet eğilimleri, İslamcı terör tehlikesi, radikalleşen sol gruplar ve Rusya’nın giderek cüretkâr hale gelen istihbarat faaliyetleri…
Berlin’de geçtiğimiz yaz düzenlenen Federal Basın Konferansı’nda konuşan Selen, ülkenin güvenlik durumunu “yangın halinde” olarak tanımlamıştı: “Tehdit alanları her zamankinden daha kapsamlı. Aşırı akımlar, yabancı istihbarat faaliyetleri ve dijital saldırılar birbirine geçmiş durumda.”
Uzun yıllar Federal Kriminal Dairesi’nde (BKA) çalışan Selen, sert ama sakin üslubuyla tanınan bir güvenlik uzmanı. 2006’da Köln tren istasyonuna bırakılan bombaların patlamasını önleyen operasyonun kilit isimlerinden biriydi. Bu olay, onun Almanya’daki güvenlik çevrelerinde ciddiye alınan bir isim haline gelmesini sağladı.
Öncelik Rusya ve Aşırı Sağ Tehdidi
Selen’in yeni dönemdeki önceliği, Rusya’nın casusluk ve sabotaj faaliyetlerini engellemek. Son aylarda Almanya’da birçok Rus ajanı tespit edildi, bazıları askeri tesisler ve enerji altyapıları hakkında bilgi toplamaya çalışıyordu. Selen’in ekibi bu faaliyetleri “ülkenin egemenliğine yönelik doğrudan saldırılar” olarak değerlendiriyor.
Bununla birlikte, iç tehditlerin en büyüğü olarak aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) partisi görülüyor. BfV, partiyi bu yıl “kesin olarak aşırı sağcı eğilimlere sahip” şeklinde sınıflandırmıştı. Selen, bu kararın mimarlarından biri. Kuruma göre AfD, “etnik kökene dayalı bir ulus anlayışı” savunarak göçmen kökenli vatandaşların eşitliğini reddediyor.
AfD bu kararı mahkemeye taşıdı, parti yöneticileri de Selen’in “tarafsızlığını sorgulayan” açıklamalar yaptı. Ancak federal hükümete göre bu atama, kurumsal sürekliliğin ve profesyonelliğin bir göstergesi.
Bir Dönüm Noktası: Güvenlik Devletinde Göçmen Kökenli Bir Başkan
Almanya’da iç istihbaratın başına Türkiye kökenli bir ismin geçmesi, yalnızca siyasi bir karar değil, toplumsal bir göstergedir. Uzun yıllar boyunca “entegrasyon” kavramı göçmenlerden beklenen bir uyum süreci olarak tanımlandı. Bugünse bu kavram, devletin en tepe noktalarına kadar ulaşan bir katılım hikâyesine dönüşmüş durumda.
Sinan Selen, Almanya’daki Türkiye kökenli toplum için de önemli bir sembol. Çünkü o, göçmen geçmişinin ülkeye sadakatle, liyakatle ve hizmetle çelişmediğini temsil ediyor. Onun kariyeri, “aidiyetin” etnik kökenle değil, demokratik değerlere bağlılıkla tanımlanabileceğini gösteriyor.
Selen’in göreve gelmesi, aynı zamanda Almanya’nın kendi kimliğini yeniden tanımladığı bir döneme denk geliyor. Ülke, artan kutuplaşma, aşırı sağın yükselişi ve göç tartışmalarının sertleştiği bir siyasi iklimde. Bu bağlamda, Türkiye kökenli bir kamu görevlisinin ülkenin demokratik kurumlarını korumakla görevlendirilmesi, bir anlamda “yeni Almanya”nın portresini çiziyor.
Tarafsızlık Sınavı
Selen’in önündeki en büyük sınav, BfV’nin siyaset üstü bağımsızlığını korumak olacak. Bir önceki başkan Thomas Haldenwang’ın CDU’dan milletvekili adayı olması, kurumun tarafsızlığına gölge düşürmüştü. Selen’in görevi, hem içeriden hem de dışarıdan gelen bu güven krizini onarmak.
Selen geçtiğimiz aylarda yaptığı bir açıklamada “Devletin güvenliği, her şeyden önce vatandaşlarının güvenidir” demişti. Belki de tam bu nedenle, göçmen kökenli bir ismin bu göreve gelmesi, Almanya’nın demokratik olgunluğunun bir testi olarak görülmeli.
Sonuç olarak, Sinan Selen’in hikâyesi, hem kişisel bir başarı öyküsü hem de Almanya’nın kendini yeniden tanımlama sürecinin bir parçası. Göçmen bir ailenin oğlu olarak ülkenin iç istihbaratının başına geçmek, Almanya’nın artık sadece “göç alan” değil, “göçle dönüşen” bir ülke olduğunu gösteriyor.
Selen’in önünde zor bir görev var – ama aynı zamanda Almanya için de tarihi bir fırsat: Güvenliğini korurken, kimliğini yeniden tanımlamak.