FREIHEIT+90
Ses ile Kültür Arasında: Ahmet İyidoğan ile Göç ve Liberalizm Üzerine
FNF Türkiye olarak başlattığımız “Freiheit+90” projesi kapsamında, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli kişilerle röportajlar yapıyoruz. Kimlik, aidiyet, göç ve liberalizm kavramlarına dair içten ve ilham verici deneyimlerini ve görüşlerini sizlerle buluşturmayı hedefliyoruz.
Her iki haftada bir yayınlayacağımız bu röportaj serisiyle, Almanya’nın çokkültürlü toplum yapısına ve bireysel hikâyelere daha yakından bakacağız.
Bugün, keman yapım ustası olan Ahmet İyidoğan’a kulak vereceğiz!
1- Almanya’daki mesleki geçmişinizi bizimle paylaşabilir misiniz? Ayrıca işinizin burada yaşamınızı nasıl şekillendirdiğini anlatır mısınız?
1991 yılından beri Almanya’nın Köln şehrinde keman ve yay yapımcısı olarak yaşıyor ve çalışıyorum. Bu süreçte mesleki gelişimimi sürdürerek, 2003 yılında kendi atölyemi açtım. Atölyemde el yapımı kemanlar ve yaylar üretiyor, aynı zamanda enstrüman tamiri ve restorasyonu yaparak profesyonel müzisyenlere ve müzik tutkunlarına hizmet veriyorum.
Atölyemi kurduğumdan beri sanatsal ve teknik gelişmeleri yakından takip etmeye özen gösteriyorum. Keman yapımı gibi bir alanda yeni teknikler, el işçiliği ve malzeme bilgisi konusunda güncel kalmak çok önemli. Her yeni enstrüman, benim için hem ayrı bir meydan okuma hem de yeni bir öğrenme süreci anlamına geliyor. Köln gibi bir şehirde çalışmak, sanat çevreleriyle iç içe olmayı da beraberinde getiriyor; bu da işimi daha yaratıcı ve zengin bir hale getiriyor.
Almanya, özellikle klasik müzik geleneği ve zanaatkârlığa verdiği önem sayesinde bu mesleği icra etmek için oldukça uygun bir ülke. Buradaki titiz işçilik anlayışı, detaylara verilen önem ve müşteri beklentileri, kendi işimi geliştirirken beni daha disiplinli ve hassas bir çalışma tarzına yönlendirdi. Aynı zamanda Almanya’da bağımsız bir zanaatkâr olarak çalışmak, işimi daha özgürce yönetme ve uluslararası bağlantılar kurma imkânı sundu.
Bu meslek, Almanya’daki hayatımı da derinden etkiledi. Kültürel olarak zengin bir şehirde yaşamak, müzikal ve sanatsal çevrelerle sürekli temas hâlinde olmamı sağladı. Köln’deki sanat ve müzik topluluklarıyla kurduğum bağlantılar, hem işimi hem de sosyal hayatımı daha anlamlı kıldı. Özetle, burada çalışmak bana hem profesyonel hem de kişisel açıdan büyük bir tatmin sağladı.
2- Türkiye kökenli sanatçılar ve zanaatkârlar Almanya’daki siyasi ortamın şekillenmesinde nasıl bir rol oynuyor?
Almanya’daki siyasi ortamın şekillenmesinde Türkiye kökenli sanatçıların ve zanaatkarların rolü giderek daha önemli hale geliyor. Sanat ve zanaat yalnızca estetik ve kültürel bir alan olarak görülmüyor; aynı zamanda toplumsal değişim ve politik farkındalık yaratmak için güçlü bir araç olarak da kullanılıyor.Türkiye kökenli sanatçılar ve zanaatkarlar, Almanya’daki göçmen topluluğunun kültürel zenginliğini görünür kılarak, entegrasyon politikalarının daha kapsayıcı olmasına katkı sağlıyor. Özellikle müzik, edebiyat, tiyatro ve görsel sanatlar alanında aktif olan isimler, hem Türk hem de Alman toplumları arasında bir köprü görevi üstleniyor.
3-Türk-Alman diasporasının ekonomik açıdan karşı karşıya olduğu temel güçlükler nelerdir?
Almanya’daki Türk diasporası, özellikle girişimcilik, iş gücü piyasası ve ekonomik fırsatlara erişim açısından büyük başarılar elde etmesine rağmen, hala bazı önemli ekonomik zorluklarla karşı karşıya.
Bazı bankalar, göçmen kökenli girişimcilere kredi verirken daha temkinli davranabiliyor.
Ayrıca, kamu destekleri ve teşvik programları hakkında yeterince bilgiye ulaşamamak, girişimcilerin büyümesini zorlaştırıyor.
4-Türkiye kökenli girişimciler ve şirketler Almanya ekonomisine hangi yollarla katkıda bulunmaktadır?
Türkiye kökenli girişimciler, Almanya’nın ekonomik yapısında önemli bir yer tutuyor. 1960’lı yıllardan itibaren Almanya’ya gelen göçmenler, zamanla kendi işlerini kurarak istihdam yaratmış ve farklı sektörlerde kayda değer katkılar sunmuştur. Bildiğim kadarıyla bugün, 100.000’den fazla Türkiye kökenli girişimci Almanya’da faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 500.000 kişiye istihdam sağlıyor.
5-Ekonomi ve ekonomik işleyiş konusundaki yaklaşımınız nedir? Sürdürülebilir ve yenilikçi ekonomi kavramlarını nasıl yorumluyorsunuz?
Ekonomik uygulamalar, genellikle devlet politikaları, ticaret, iş dünyası stratejileri ve toplumsal düzeydeki faaliyetler tarafından şekillendirilir. Bu uygulamaların temel amacı, kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını ve toplumların refahını artırmayı sağlamaktır, ve Alman hükümeti bu hedefleri büyük ölçüde başarıyla hayata geçirmektedir.
6-Liberalizm anlayışınız nedir?
Liberalizm, bireylerin kendi yaşamlarını, inançları ve tercihlerini özgürce sürdürebilmelerini savunur, ama bu özgürlük yaşadıkları ülkeye uyum sağlayarak ele alınır.
7-Almanya’daki siyasal liberalizmi nasıl algılıyorsunuz? Ayrıca siyasal liberalizm Türkiye kökenli insanlara daha iyi nasıl ulaşabilir?
FDP, özellikle ekonomik özgürlükler, girişimcilik, dijitalleşme ve gibi alanlarda aktif bir şekilde politika üretiyor, özel girişimciliğin ve iş dünyasının serbestçe gelişmesini destekliyor.
FDP’nin Türkiye kökenli toplulukla daha etkili iletişim kurabilmesi için, kültürel kampanyalar ve dijital medya kullanımı önemli bence, Bu alanlarda çeşitli çalışmalar yürütülse de, özellikle Almanya’da doğmuş Türkiye kökenli bireylere ulaşma konusunda istenen etki henüz tam olarak sağlanamamıştır.ama Türkiye kökenli ve burada doğmuş kişilere ulaşması istenilen kadar iyi olmadığını düşünüyorum.
Yeni hikayelerle ve röportajlarla Freiheit+90’da düzenli olarak paylaşımlarımıza devam edeceğiz! Bir sonraki röportajımızı hem sosyal medya hesaplarımızdan hem de internet sitemizden duyuruyor olacağız